Dünyada ve ülkemizde her geçen gün artan obezite, aldığınız enerjinin harcadığınız enerjiden fazla olduğu durumlarda yağ dokusunun artmasıyla ortaya çıkan kronik bir hastalıktır. Dünya sağlık örgütüne göre en riskli 10 hastalık arasındadır ve kanseri tetikleyen en önemli faktörlerden biridir. 2020 yılında dünya çapında obezite kaynaklı kanserlerin % 50 lere varacağı tahmin edilmektedir.

Obezite meme, pankeras, mide, rektum, kalın bağırsak, rahim ve özefagus kanseri riskini arttırmaktadır. Obez bireylerde, yağ hücreleri tarafından salınan çeşitli hormonlar ve büyüme faktörlerinin çok fazla miktarda ve sürekli olması, hücreleri daha fazla bölünme yönünde uyarmakta bu durum kanser oluşumunu tetiklemektedir. Abdominal (karın) ve kalça bölgesindeki yağ dokusu arttıkça, kanser riski de artmaktadır. Kadınlarda vücut yağının artması östrojen hormon salınımını arttırarak göğüs ve endometrium kanser gelişimine zemin hazırlamaktadır. Özellikle menapoz sonrası şişman kadınlarda bu risk daha çok artmaktadır. Obeziteyle ilişkili bir başka kanser türü de kolon kanseridir. Beden kitle indeksi (BKİ) arttıkça, kolon kanseri riski artmaktadır. BKİ değeri 30 ve üstü olan 30-54 yaş arası bireylerde, kolon kanseri riskinin % 50 daha fazla olduğu bilinmektedir. Yağlı ve et ağırlıklı, posada fakir beslenme tarzı kalın bağırsak kanseri riskini arttırmaktadır.  Obezite ve endometrial kanser arasında pozitif ilişkiyi gösteren çalışmalar mevcuttur. Avrupa’daki endometrium kanserine yakalanan kadınların % 39’unun obez olduğu tahmin edilmektedir.  Erkeklerde abdominal yağlanma ve bel/kalça oranı artışının prostat kanseri riskini arttırdığı bildirilmektedir. Bazı araştırmalar leptin hormonu ve insülin yüksekliğinin hastalığı tetiklediğini söylemektedir.

Sonuç olarak baktığımızda birçok çalışma, obezitenin kanser riskini arttırdığını kanıtlamaktadır. Vücut yağ dokusu azaldıkça kanser riski de azalacaktır. Bu nedenle ideal kilonuzu korumaya, dengeli ve yeterli beslenmeye en önemlisi hareket etmeye özen gösterin.