print

Kanser Tedavisinde Psikolojik Desteğin Önemi

10 Ekim 2022 Pazartesi | Bizden Haberler
Kanser Tedavisinde Psikolojik Desteğin Önemi

 

Kronik hastalık tanısı almak başlı başına bir travmadır. İnsan kanser teşhisini duyduktan sonra yoğun korku ve kaygı hissetmeye başlar.

 

İlk aşamada gösterilen şok olma ve inanmamadır. Hasta bedenine yabancılaşarak kendine güvenmemeye başlar. Bu birkaç günden birkaç haftaya kadar sürebilir.

 

İkinci aşama, hasta gerçeği yavaş yavaş kabullenmeye başlarken yoğun bir kaygı yaşar. Kaygısını göstermemek için duygularını bastırarak hastalığını inkâr eder.

 

Hastanın yeni durumuna uyum sağlamaya çalıştığı dönem 3. Aşamadır. Hayatını eskiye döndüremeyeceğini kabul ederek ‘’bundan sonra yaşamı nasıl değerlendirmeliyim’’ sorusu en önemli sorusu olur.

 

Son aşamada ise kişi yeni kimliğini ve hastalığını benimsemeye başlar. Bu dönemde kendi yaşamını, geçmişini ve geleceğini sorgular. Hayatında dengeye ve çevresinin yanında olacağına dair güvene ihtiyaç duyar. Ve kişi tedaviye sürecine daha etkin bir şekilde kendini verir.

 

Bu aşamaları sağlıklı bir şekilde tamamlayan hastalarda sürece uyumlu mücadele gücü oluşuyor. Fakat bu aşamaların birinde takılmasıyla hastanın ilişkileri, yaşam kalitesi, tedaviye uyumu ve hastalığın seyri olumsuz etkilenebiliyor. Bu nedenle psiko-onkoloji genel tedavinin ayrılmaz bir parçası olarak sayılıyor.

 

Kanser şüphesi olan ve tanısını almış hastalara ilk önerimiz; tedavinin uzun bir süreçten oluştuğunu ve bu süreçten geçerken rahat ve güvende hissedecekleri bir ortamı mücadele ve yaşam alanı olarak seçmeleridir.  Önemli olan tanı aldıktan sonra kansere verdiğimiz reaksiyon ve iyileşme adına gösterdiğimiz çaba ve sabırdır.

 

Bu süreçte hasta kendini ifade edebiliyorsa, ruhsal ihtiyaçlarını farkındaysa ve ailesi veya sevdikleriyle açık bir iletişim kurabiliyorsa, hastalık sürecinin getirdiği özellikle fiziksel değişimlere daha kolay uyum sağlarken bir sonraki tedavi sürecine olan inancı daha da artıyor. Bu nedenle evde ya da işte gelen duygularınızı bastırmaya çalışmayın. Öfkeliyseniz bağırın, mutsuzsanız suratınızı asın, ağlamak istiyorsanız lütfen ağlayın, endişe ve korku hissediyorsanız aklınıza gelenleri bir kâğıda yazıp doktorunuzla, terapistinizle ya da aile üyelerinizle paylaşın. Önemli olan bundan sonraki yaşamınızın genelinde olumlu ve umutlu bakabilmeniz.

 

Bana gelen en çok sorulardan bir tanesi kanser teşhisinden sosyal hayatım nasıl olmalı?

 

Kanser hastasının sosyal hayali, hastalığa yakalanmamış insanların hayatından farklı olmamalıdır. Ailemiz ve sevdiklerimizle hayatın devam ettiğini hatırlatan ve bize zevk veren etkinliklere katılmalıyız. Yaşanan tedavi süreci psikolojik ve bedensel olarak yorgunluk oluşturabilir. Bu nedenle birden yüksek enerji gerektiren aktivitelerden ziyade yavaş yavaş adımlarla, kısa molalar vererek bu süreçte ilerlemeliyiz.

 

        Kanser teşhisini aldıktan sonra birçok kişide kanserin yerine göre psikolojik ve psikiyatrik zorlanmalar ortaya çıkıyor. Eğer kişinin alt yapısında kaygı bozukluğu varsa bu dönemde artarak kendisini gösteriyor. Kemoterapi sürecinde de çok yüksek oranda depresyon gözlemliyoruz. Depresyon kendisini mutsuzluk, isteksizlik, iştahsızlık, uyku problemleri, değersizlik ve suçluluk hissi, odaklanma sorunu gibi belirtilerle gösteriyor.

 

Hayatımız boyunca çözemediğimiz irili ufaklı meselelerimiz, eş ya da aile sorunlarımız, çocukluk çağı travmalarımız ve geleceğe dönük olumsuz inançlarımız varsa bağışıklık sistemimiz olumsuz etkileniyor. Eğer kişi kanserden sonra stresten kurtulmazsa hastalık zorlu seyrediyor. ‘’Çünkü beyin savaşmazsa beden kendisini hastalığa teslim ediyor.’’

 

Hastanın problemlerinin tespit edilmesiyle, baş etme stratejilerinin güçlenmesini sağlayan psikoterapi seansları depresyon ve kaygı belirtilerini azaltarak yaşam kalitesini arttırıyor.

 

Hastalarımın çoğu yaşamıyla hak ettiği kadar ilgilenmediği ve vaktini ayıramadığı şeylerden dolayı pişmanlık duyuyor. Bu yüzden kanserin erken tanısı kadar önemli olan bir diğer şey yaşamın biricikliğinin erken tanısıdır.

Yaşamın aslında nelerden ibaret olduğunu,

Nelerin size iyi gelirken nelerin sizi kötü etkilediğini

Nelerden vazgeçemezken nelerin aslında vazgeçilebilir olduğunu ve

Hayatınızdaki dengesizlikleri gidermeniz gerektiğini ve ihmal ettiklerinizi farkında vararak:

Başkalarına gösterdiğiniz fedakarlığı ve şevkati kendinize de göstermek için

 

Bu süreci ‘’kanseri’’ bir fırsat olarak görmeye var mısınız? Çünkü bundan sonra siz kendinize lazımsınız.

ONLINE RANDEVU

Online Randevu KENDİM RANDEVUALMAK İSTİYORUM

Buradan randevunuzu tarih ve uzmanınızı seçerek 7/24 planlayabilirsiniz.

Online Randevu BENİ ARAMANIZI İSTİYORUM

Randevu formunu doldurun, Çağrı merkezimiz sizi arasın. Randevunuzu bizimle planlayın.