print

Akciğer Kanseri | Göğüs Hastalıkları

3 Mart 2023 Cuma | Bizden Haberler
Akciğer Kanseri | Göğüs Hastalıkları

 

Kanser kontrolsüz hücre çoğalması olarak tanımlanabilir. Akciğer kanseri ise solunum epitel hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasıdır.

Kanserden ölümler arasında 1. Sırada yer alan akciğer kanseri ülkemizde de önemli bir sağlık problemi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Başta tütün kullanımı yani sigara ve benzeri maddelerin içilmesi olmak üzere akciğer kanseri gelişimi için birçok risk faktörü tanımlanmıştır. Sigar kullanımı bilinen en öneli risk faktörüdür ve günde 1 paketten 30 yıl sigara içen bir bireyde akciğer kanseri gelişme ihtimali sigara içmeyen bir bireye göre 0 misli yüksektir. Sigara kullananların sigarayı bırakması kanser riskini tamamen ortadan kaldırmasa bile bırakılan yıllar artıkça kanser gelişme riskinin belirgin olarak azaldığı bilinmektedir. Sigara dışında asbest, radon gazı gibi bazı gaz ve maddelere maruz kalmak, genetik eğilimi olmak, beslenme alışkanlıkları, kötü yaşam koşulları, KOAH, akciğer fibrozisi gibi bazı hastalıklara sahip olmak akciğer kanseri açsından risk faktörü olarak sıralanabilecek faktörlerdir.

Akciğer kanserin belirtilerinden söz edecek olursak ilk söyleyebileceğim şey akciğer kanserine spesifik sadece bu hastalıkta görülebilin bir belirtinin olmadığıdır. Başlangıçta hastalık sessizdir yani belirti vermez. Daha sonra ortaya çıkan öksürük, balgam çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, göğüs, omuz ve kol ağrısı gibi belirtiler ise birçok hastalıkta karşımıza çıktığından hastalar bu belirtileri bir süre ihmal edebilirler bu durum ise tanıda gecikmelere neden olur. Akciğer kanseri genellikle sigara içenlerde ortaya çıktığından öksürük hastalar tarafından hep sigaraya bağlanır ve ihmal edilir. Bu nedenle 3 haftayı geçen öksürük varlığında ve özellikle öksürüğün karakterinde bir değişiklik ortaya çıkması halinde kontrol olmak ve akciğer grafisi çektirmek oldukça önemlidir. Bazı hastalarda ses kısıklığı, şiddetli omuz ve kol ağrısı, kol e ellerde uyuşma, yüzde şişme, göz kapaklarından birinde düşüklük gibi belirtiler olabilir.

Hastalığın erken tanısı için bu belirtilerden biri veya birkaçı varlığında kontrolden geçmek önemlidir.

Özellikle 30 yılın üzerinde sigara kullanım öyküsü olan ve 50-55 yaş üzerindeki bireylerde yıllık tomografi çekimi ile akciğer kanseri taraması yapılması hastalığın çok erken evrelerde saptanması açısından son derece önemlidir. Yapılan çalışmalarda bu taramaların yapılması ile akciğer kanserinde erken teşhisin mümkün olduğu ve bu sayede kansere bağlı ölüm oranlarının azaldığı saptanmıştır. COVID pandemisinin başlangıcında akciğer tomografisinin çok yaygın olarak çekilmesi ile birçok hastada çok küçük kanser lezyonları henüz belirti vermeden yakalanmış ve başarıyla tedavi edilmiştir.

Hastalık nasıl teşhis edilir.

Hastalığın teşhisi için yapılması gereken ilk inceleme akciğer grafisi ve tomografisinin çekilmesi ve incelenmesidir. Akciğer tomografisinde kanser kuşkusu olan bir lezyon veya oluşum varlığında buna uygun bir biyopsi yöntemi ile oku örneği alınması ve teşhisin bu sayede kesinleştirilmesi 2. Adımdır. Biyopsi için hastaların büyük kısmında bronkoskopik yöntemler yani klasik bronkoskopi veya EBUS dediğimiz yöntem kullanılır. Alınan biyopsilerde sadece tanı konulmaz akciğer kanserinin hücre cinsi ve genetik özelikleri belirlenir ki bu tedavi planı açısından mutlak gereklidir.

Bronkoskopi lokal anestezi veya genel anestezi ile yapılabilen hastaneye yatış gerektirmeyen güvenli, riski çok düşük bir işlemdir. Özellikle akciğerin santral kesimlerinde yerleşmiş tümörlerde ilk tercih edilen yöntem olmalıdır. EBUS ise klasik bronkoskopi ile ulaşılamayan bölgelerdeki lezyonların biyopsisinde ve göğüs içerisindeki lenf bezlerinin değerlendirilmesinde kullanılan ileri bronkoskopik bir yöntemdir. Bazı olgularda tomografi veya ultrasonografi eşliğinde sırt ya da göğüsten ince bir iğne ile girilerek biyopsi yapılması gerekebilir.

Hastalığın biyopsi ile tanısı konulduktan sonra sırada hastalığın evresinin belirlenmesi vardır. Bunun için önce PET ve beyin MR filmleri çekilerek hastalığın beyne yayılımının olup olmadığı saptanır. Aynı zamanda PET göğüs içerisindeki lenf bezleri halkında bilgi veriri. Eğer başka bir organa yayılım yoksa ve hasta cerrahi uygulanabilecek bir hasta ise EBUS ile göğüs içerisindeki lenf bezleri değerlendirilir ve bu lenflerde biyopsi alınarak hastalığın yayılımı belirlenir.

Hastalığın tedavisi hücre cinsine göre değişiklik gösterir. KHDAK de hastalığın evresi ileri değilse cerrahi tedavi en etkili yöntemdir. Hastanın özelliklerinde göre cerrahi öncesi ve sonrası kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları gerekebilir.

Hastalığın tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler olmuştur. Hedefli tedavi ya da akıllı ilaçlarla tedavi bu gelişmelerden biridir. Bazı akciğer kanseri türlerinde uygulanan bu tedavi ile ileri evrelerde dahi hastalık önemli ölçüde geriletilebilmektedir. Hangi hastaların bu tedaviden yarar görebileceği bronkoskopi ya da ebus ile alınan doku örneklerinde genetik çalışmalar yapılarak saptanabilmektedir. Bir diğer yeni tedavi yöntemi ise immünoterapidir. İmmünoterapinin kimlere uygulanabileceği yine önceden alınmış biyopsi örneklerinde moleküler testlerin yapılması ile anlaşılabilir. İmmünoterapi hastanın bağışıklık sistemini güçlendirerek, savunma hücrelerimizin kanser hücrelerine saldırmasını ve onları öldürmesini sağlar.

Küçük hücreli akciğer kanserinde çok sınırlı nadir olguların dışında cerrahi tedavinin yararı yoktur. Burada tedavinin temelini kemoterapi ve radyoterapi oluşturur. Yine son yıllarda küçük hücreli akciğer kanserinde de immünoterapi ile başarılı sonuçlar alındığı bildirilmektedir.

ONLINE RANDEVU

Online Randevu KENDİM RANDEVUALMAK İSTİYORUM

Buradan randevunuzu tarih ve uzmanınızı seçerek 7/24 planlayabilirsiniz.

Online Randevu BENİ ARAMANIZI İSTİYORUM

Randevu formunu doldurun, Çağrı merkezimiz sizi arasın. Randevunuzu bizimle planlayın.