Kanser; yaşamımızda korku veren bir unsur olarak görülmemesi gereken ve kişiyi günlük yaşamdan uzaklaştırmadan sağlıklı, enerjik ve keyifli yaşamanın yolunu keşfederek yaşamayı gerekli kılan bir hastalıktır.

 

Kanser tanısı, gerek bireyin gerek aile yakınlarının psikolojik, duygusal, sosyal ve bilişsel alanlarında belirsizliklere sebep olmaktadır. Kanser hastaları, bir taraftan hastalığın vermiş olduğu ruhsal ve fiziksel semptomlarla başa çıkarken diğer taraftan günlük hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Mutsuzluk, umutsuzluk, sinirlilik, gelecek kaygısı, yorgunluk hissi, içe kapanma, beden imajında değişim ve hastalığın tekrar edeceği korkusu hastalığın tedavi sürecine sıkça eşlik eden duygusal dalgalanmalardır. Eşler, evle ilgili sorumlulukların değişmesi ve hasta eşin duygusal sorunları karşısında kendilerini yetersiz ve çaresiz hissettikleri için hasta ile yakın olmaktan kaçınmakta, bu da hastanın gerginliğini arttıran sosyal yalnızlaşmaya sebep olmaktadır.

 

Kanser hastalarının sosyal yaşamları, bu hastalığa yakalanmamış kişilerin sahip olduğu yaşam tarzından farklı olmamalıdır. Fizyolojik ve psikolojik acıyı aynı anda deneyimleyen hastaların uzun süren tedavi süresince kendilerini güvende hissedebilecekleri yaşam alanını seçmeleri, tedavinin başarısı açısından önemli olurken sıkıntı ve reaksiyonlarını anlayışla karşılayan, sevildiğini hissettiren aynı zamanda duyguların açık açık ifade edilmesine yardımcı olan bir yakınının yanında bulunması hastalıkla baş etme becerisine olumlu katkı sağlayacaktır. Bu süreçte doğal olarak en çok rahatsız olunan şey karşınızdaki kişinin abartılı şekilde acıma duygusunu ifade eden söz ve davranışlarıdır. Hastalığınızla ilgili konuşurken karşınızdaki kişilere hastalığınızı normal bir hastalık olarak gördüğünüzü, tedavinin bitmesiyle hayatınızın normale döneceğini net bir şekilde ifade etmeli; abartılı davranışta bulunan kişilerle ilişkinizi sınırlandırmalısınız.
 

Yaşamın aslında nelerden ibaret olduğunu, neyin daha önemli ve vazgeçilmez olduğunu, neyin sizi daha dinamik kılacağını, sorumluluklarınızdan uzaklaşmayıp yapabileceklerinizi keşfedebilirsiniz. Bu süreçte hastalığı yaşamın odağı haline getirmeden keyif aldığınız ortamlarda bulunarak size iyi gelen kişilerle vakit geçirmeli, fiziksel durumunuzun izin verdiği sürece dışarı çıkmalısınız. Ertelenen planlarınızın hayata geçirilmesi adına kendinizi cesaretlendirmeli, duygularınızı yakınlarınızla paylaşmalı ve sizi motive edecek her türlü deneyime yakın durmalısınız. Kanserden sonraki yaşamınızı gereksiz yasaklarla doldurmadan gerekli kurallara uyarak geçirmeyi unutmayız.